dilerim ki

 

işte kalkıyorum o çaycıdan sapsarı dişlerimle.

sanki,

gönlümü çizik sahanlarda kavurmamış,

kırkgeçit’ten yol alıp bilmediğim diyarlara varmamış,

yüksek rakımlardan kanatlanmayı dilememiş gibi.


tatlı tatlı atan şu yağmur

güz çiçekleri ekiveriyor canıma.

o gazla sokağından geçiyorum şimdi.

asla gidilmeyen, 

yalnızca içinden geçilen bir şehirdeymişsin.

ve o şehrin en ünlü yemeği,

sevda taşıyan kuşun kanadıymış,

onu anlıyorum.


kapış kapış gidiyor bu çağın güzelleri.

ya füze saplanıyor kalbine,

ya da bir kiriş yiyor afiyetle.

dilerim ki biz,

zalim bir toz bulutundan değil,

nazik bir yağmurun bulutundan taraf olalım.

ve yine dilerim ki,

karış karış bilinsin yurdumuz.

kadim yemeklerin piştiği bir mutfaktan

veyahut

ağır başlı bir danstan bilinsin sevdamız.

Yorumlar

Popüler Yayınlar