Güneşle Dost Oluşumun Hikayesi
tatsız gecelerden birinin daha sabahıydı.
duydum.
şarkı vardı telefonumda önce onu duydum.
evde bir uyku sakinliği,
odamın boş duvarlarına vuran sabah yedi buçuk ışıksızlığı,
ve her doğan güneş gördüğümde dinlediğim o bob marley şarkısı.
“smile with the rising sun”
bu sözü duydum.
gülümsedim.
başımı yastığa gömdüm, ilk defa uyanmak için kapattım gözlerimi.
önce gündoğumu ağlamasındaki martıları duydum.
gülümsedim.
martıların boğucu seslerinin arasında adına serçe diyebileceğim kuşların seslerini de duydum.
daha çok gülümsedim.
sabiha’dan kalkıp kadıköy üstünden manevra alan uçağı duydum.
uçağın içindekilerin sessiz elvedalarını, yukardan denize baktıklarında gördükleri vapurun düdüğünü duydum.
yeni uyananları, günaydınları duydum.
hiç uyumayanları, sabaha kadar sevişenleri duydum.
sokağa kusanları, o kadar içtiğine pişman olanları duydum.
daha çok gülümsedim.
güneş herkese doğuyor da
herkes onu duyuyor mu?
ben, güneşin en kral arkadaşı olarak
ben, onu doğarken dinleyen kişi olarak
ben var olarak
buradayım ve
her şeyi duyuyorum.
sadece duymak istediklerimi duyacağımı sandığım günler olmuştu.
geçti, her şeyi duyuyorum.
ve gülümsüyorum.
kendi varoluşumu kendime kanıtladığım bir pazar sabahı hafifliği
ve işte güneşle dost oluşumun hikayesi.
Yorumlar
Yorum Gönder